Bir 19 Mayıs Sabahı
Her yıl olduğu gibi, bu sabah da penceremi açtığımda başka bir sabahın sesleri doldu içeri. Kuşlar aynı ötüşle selam verirken, rüzgârda tanıdık bir serinlik vardı; sanki Karadeniz’den gelen bir hatıra. O an düşündüm: Bu şehirde doğmadım, o gemiye binmedim, o meydanda yürümedim ama… içimde hep o sabah var. İçimde hep bir 19 Mayıs sabahı yürür; ağır ağır, vakur adımlarla, sessiz ama sarsıcı bir kararlılıkla.
O sabah Samsun’a çıkan yalnızca bir asker değildi. O, bir halkın suskunluğunu bozan ilk sözdü; geleceğin haritasını çizmek için tarihin içinden yürüyen bir bilinçti. Çelik bakışlı bir devdi o — karanlığa bakarken bile içinde bir ülkenin sabahını taşıyan bir irade. Bedenen bir limana varmıştı belki, ama ruhen bir milletin uyanışına demir atmıştı.
Bize bıraktığı en büyük miras yalnızca bir toprak parçası ya da bir yönetim şekli değildi; geleceği omuzlarımızda taşıyacak bir bilinçti. “Türk genci” diyerek seslendiği her söz, aslında zamana karşı yazılmış bir yemin gibiydi. Bazen bir kitap sayfasında, bazen sessiz bir anıtta, bazen de içimizde yankılanan bir çağrıda yeniden hatırlatır kendini. Bu yüzden 19 Mayıs, gençliğin sadece yaşı değil, yüreğiyle sorumluluk taşıdığı her andır.
Bugün takvim 19 Mayıs’ı gösteriyor ama içimde yıllardır aynı sabah uyanıyor. Ne zaman duraksasam, ne zaman yönümü kaybetsem, bir bakış beliriyor zihnimde: Çelik gibi, kararlı, uzaklara bakan… O bakış, bana sadece geçmişi değil; geleceği de hatırlatıyor. Ve ben her seferinde, pencereyi yeniden açıyorum… Samsun’dan esen o rüzgâr yine geliyor.
Ey Türk gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur.
Bu temel, senin en kıymetli hazinendir.
İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır.
Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen,
Vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin!
Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir.
İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş,
Bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere,
Memleketin dâhilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet,
Hattâ hıyanet içinde bulunabilirler.
Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini,
Müstemlekelerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler.
Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı!
İşte, bu ahvâl ve şerait içinde dahi vazifen;
Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır!
Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Astrolog Fatih Günal sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.


İlk Yorumu Siz Yapın