Satürn’ün Balık Diyarındaki Yolculuğu

Kadim zamanlarda, yıldızların ve gezegenlerin tanrı olarak görüldüğü bir dönemde, Satürn, bilgelik ve zamanın efendisi olarak göklerde hüküm sürüyordu. Görevi, evrendeki ruhların karmalarını tamamlamalarına yardımcı olmak ve onları yeni döngülerine hazırlamaktı. Satürn’ün yolu bir gün Zodyak’ın son burcu olan Balık diyarına düştü. Bu diyar, sonsuz okyanusları, hayaller ve gerçeklerin birbirine karıştığı büyülü atmosferiyle tanınıyordu. Ancak burası, karmaların ağır yüklerini taşıyan ruhların son durağıydı.

Balık diyarında, geçmişin yükleri ve geleceğin umutlarını temsil eden iki devasa balık hüküm sürüyordu. Bu balıklar birbirine altın bir zincirle bağlıydı ve bu zincir, ruhların geçmişleriyle olan bağlarını temsil ediyordu. Geçmişe dönük balık, yükleri taşıyor; geleceğe bakan balık ise umutları temsil ediyordu. Ancak bu ikisi arasında dengesizlik olduğunda, ruhlar hareketsiz kalıyor ve karmalarını tamamlamakta zorlanıyordu.

Satürn, Balık diyarına girdiğinde, iki balığın huzuruna çıktı. Balıkların lideri ona seslendi:
“Ey Zamanın Efendisi, burası karmaların son diyarıdır. Ruhlar, geçmişlerinin ağırlığından kurtulmadan yeni döngülere geçemezler. Ancak onları sınava sokmadan, zincirlerinden kurtarmalarına izin vermeyiz.”

Satürn, ağırbaşlı bir gülümsemeyle başını salladı ve dedi ki:
“Ben de bunun için buradayım. Ruhlara rehberlik etmek ve geçmişlerini bırakmaları için onlara yol göstermek benim görevimdir.”

Balıklar, büyülü sularını dalgalandırarak bir sınav düzenlediler. Bu sınavda, her ruh kendi geçmişiyle yüzleşecek, hatalarını görecek ve derslerini alarak zincirlerinden kurtulmaya çalışacaktı. Ancak bunu başarabilenler, yeni bir döngüye adım atabileceklerdi.

Okyanusun derinliklerinde bir ruh vardı; adı Orpheon’du. Orpheon, hayatında pek çok hata yapmış, ancak bu hataların sonuçlarından sürekli kaçmış biriydi. Sınav sırasında geçmişindeki sahneleri gördü: verdiği sözleri tutmadığı, sevdiklerini hayal kırıklığına uğrattığı ve sorumluluklarını terk ettiği anılar bir bir karşısına çıktı. Her bir görüntü, Orpheon’un ruhunda ağır bir taş gibi yankılanıyordu. Kaçacak yeri kalmadığını anlamıştı.

Tam o sırada Satürn, elinde bir altın kum saatiyle Orpheon’un yanına geldi. Ona saati uzatarak şöyle dedi:
“Bu saat, affedişi simgeliyor. Her hatanı kabul edip kendini veya başkalarını affettiğinde, bu saatte bir kum tanesi düşecek. Ancak kendini kandırırsan, bu saat hiç işlemeyecek.”

Orpheon, önce korkuyla saati izledi. Ancak Satürn’ün sözlerinin doğru olduğunu biliyordu. Derin bir nefes alarak geçmişte yaptığı ilk hatayı düşündü. Yanlışlarını kabul etti ve hem kendisini hem de başkalarını affetti. Saatten bir kum tanesi düştü. O an, Orpheon’un zincirlerinden biri kırıldı. Bu, onun ilk özgürlük adımıydı.

Orpheon, her bir hatasını tek tek kabul ettikçe, kum saati işlemeye devam etti. Zincirler bir bir kırılıyor, ruhu daha da hafifliyordu. Nihayetinde, altın zincirin son halkası da koptu ve Orpheon tamamen özgürleşti. Balıklar, onun başarısını görünce zincirlerini gevşettiler ve geleceğe doğru ilerlemesine izin verdiler.

Satürn, Orpheon’a yaklaşarak omzuna dokundu ve şöyle dedi:
“Balık diyarındaki sınavını başarıyla tamamladın. Ancak unutma, her yeni döngüde başka dersler seni bekliyor. Şimdi, Koç’un ateşli diyarına adım atmaya hazır ol.”

Orpheon, gözlerinde bir huzur ifadesiyle ileriye doğru yüzdü. Balık diyarı arkasında kalırken, artık geçmişinin ağırlığını taşımıyor, geleceğe umutla bakıyordu. Satürn ise bir sonraki ruhun sınavını izlemek üzere, yıldızların arasında kayboldu.

Bu mitolojik hikaye, Satürn’ün Balık burcundaki yolculuğunu ve karmaların tamamlanmasını simgeler. Hepimiz bu dünyada zincirlerimizden kurtulmak ve yeni döngülere hazırlanmak için geçmişle yüzleşmek zorundayız. Çünkü her son, yeni bir başlangıçtır. Zamanın Efendisi, bize bunu öğretir ve her zaman bir sonraki sınavı hazırlar.

✨ Zincirlerinden kurtulmaya hazır mısın?